entry'ler (45)

kapın her çalındıkça

iki duble içeceğim diye kendime söz vererek doldurduğum bardağın, şişeyi bitirmesiyle neticeye kavuşmasını izliyorum şuan.
Öyle bir eserdir...

sevilen şarkının vurucu cümlesi

Ben inerken en dibe ağır ağır, sen ilk gördüğüm günden bile güzelsin...

sabaha karşı tek başına içen adam

Belirli sebeplerden, belki mutluluktan, belki aşktan, belki yalnızlıktan gözüne uyku girmeyen insan kişisidir, iki duble rakıyla tsm eşliğinde unutmak istiyordur.

Ulan insanın canı yandıkça yarasına tuz basan şarkıları niye dinler ki? Niye içer yani unutamayacağını bile bile, sıçayım böyle ironiye...

iki yol

Enfes bir mavi sakal parçasıdır, bu parçayla ilgili bir anımı paylaşayım sizinle sevgili sözlük...

Çok küsür yıl sevdiğim bi' arkadaşım vardı, yıllarca peşinden koştum... Beren diyelim bu arkadaşa. Lise yıllarım boyunca, -ki bereni liseden önce tanıyordum- belki de hala salak gibi, sevdim ben bereni... Bir ara bi' ilişkim olmuştu kendisiyle, kısa sürdü, bitti. Ama ben öyle böyle sevmemiştim, o kadar zaman geçti hala görsem kalbimin farklı attığını hissederim. Mevsimler geldi geçti, unutamadığımdan, tamamen saf duygularımla tekrardan beraber olmak istedim, bi' bahane buldu. Yıllar geçti tekrardan istedim, başka bahaneler... Ama nasıl parçalanıyordu içim yanımda olmayınca. Ona karşı bir şeyler hissetmeden önce de arkadaştık çünkü, sonra bok oldu her şey, çok zaman "keşke sadece arkadaş olarak görebilseydim onu..." diye iç geçirmişimdir. Baktım bu mesafeler beni öldürüyor, uzunca bi' süre arkadaşı ayağına yattım... Öyle bi' boyuta geldi ki bu arkadaşlık, beren'e olan hislerimi kendisine söylesem bi' daha görüşmek istememesinden korkar bi' vaziyet almıştı...

Velhasıl-ı kelam, bir gün bir şekilde öğrendi beren benim hala onu sevdiğimi. Beraber geçirdiğimiz bunca zamandan sonra kendimi sevdirdiğimi düşünüyorum ki, bu seferki çabalarım bi' sonuç verecek gibi duruyordu. Tabii çok uğraştım, ilk defa hislerimi her yanıyla anlattım ona. Yıllarca nasıl beklediğimi, ona olan sevgimi, içimdeki umudu. Ve ona dedim ki, "bu kez son, ya bu çabalarım sonuç verir ve seninle güzel günlerimiz olur, ya da sonsuza dek hayatından çıkarım..."

Bazı durumları oturup düşünmüş olmalı ki, bu kez her şey iyi gitmeye başlamıştı. Beren'i ilk defa öpmüştüm, beraber çok güzel bir hafta geçirdik ve beni mezuniyetine kavalyesi olarak çağırdı. Demiştik ki, bu da ilk buluşmamız olsun...

Mezuniyete gittik sevgili sözlük, içim kıpır kıpır, otelin dışında bir yerde arkadaşımla sigara içiyorum, beren'in gelmesini bekliyorum. Onu karşılarken söyleyeceğim güzel sözler düşünüyorum. Tabi hiç bir şey planlandığı gibi gitmez ya, doğaçlama takılıyorum o an espirili bi' tavırla. Beren koluma giriyor, çok güzel göründüğünü söylememe gerek yok... Salona giriyoruz, kulağımda Clapton'dan wonderful tonight çalıyor adeta, öyle bir ruh hali içerisindeyim...

Gece ilerliyor dans ediyoruz, eğleniyoruz, beren'in yakın arkadaşları geliyorlar tanışıyorum, bazıları masaya oturuyor sohbet ediyorum. Yine Beren'in arkadaşlarından bazılarının geldiği bi' sırada, masada soğuk bi hava esiyor. Sonra bi' ara beren lavaboya gideceğim diyor, onunla gitmek istiyorum, sen gelme diyor. Bir saat boyunca gelmiyor sevgili sözlük. Aynı zamanda bir saat önce muhabbet ettiğimiz çocuk -ismi Ahmet olsun- ortadan kayboluyor, hani şu soğuk rüzgarlar estiren çocuk, ben safım tabi ahmet'le geleceğe dair planlarından filan konuşuyorum...
Tedirgin oluyorum, bir saat masada tek başıma oturuyorum, bereni arıyorum, lavabodayım diye geçiştiriyor. Geliyor sonunda, geçiştiriyor yine bi' şekilde, tamam diyorum. Dans ediyoruz, takılıyoruz. Beren lavaboya kaçıyor ikide bir, her gidişinde 15 dakika gelmiyor. Bir şeyler olduğunu biliyorum tabi, lavabolara giriyorum kimse yok, salonda kimse yok, dışarı çıkıyorum en sonunda. Biliyorum ki dışarıdan gelecek, kaç sigara içtiğimi ben bile hatırlamıyorum sözlük onu beklerken...

Ve Beren, Ahmet'le otelin arkasından bir yerden geliyor sözlük. Sigarayı yiyeceğim adeta, sanıyorum ki ne kadar duman çekersem, o kadar sahte olacak bu görüntü... Beren geliyor yanıma, yavaş yavaş, bitmiyor o yol, bitmesin istiyorum, bitiyor...
"Sadece konuştuk", susuyorum, beren ahmet'le aşağı iniyor. Bunun üstüne salonda dans ediyorlar söylenenlere göre. Sigaramı bitirip iniyorum, beren'e gecenin başında çekilmiş oldugumuz fotografı veriyorum ve tam giderken soruyor:

BRN: "Nereye gidiyorsun?"
SYS: "Nereye gideyim?"

Ve çıktıktan sonra düşünüyorum sözlük, "bu kez son, ya bu çabalarım sonuç verir ve seninle güzel günlerimiz olur, ya da sonsuza dek hayatından çıkarım..."

O günden beri iki yol'u dinleyemezdim sözlük, ta ki bugüne kadar. Bir düğüne giderken paylaşmış olduğu olağanüstü güzel fotoğrafları görene kadar...

Saygılar...

edit: imla

sözlük yazarlarını şu an mutsuz eden şeyler

Müzik eğitim fakültesi masrafları için (yol, konaklama, sınav ücreti vs.) sevmediğim bir işte günde 14 saatimi harcayıp, mülakatlara hazırlanamamak. işi bıraksam sınavlara iyi hazırlanırım ama sınava gidemem, çalışmaya devam etsem sınava giderim ama sınavda bi' bok yapamam. Ben naabıcam ya **, naabıcam sözlük...

sözlük erkeklerinin saçları

Sarı kıvırcıktır, saygılar...

aşık olunan kıza tekrar tekrar aşık olmak

bu aşk öyle büyür ki, bir süre sonra "Acaba ne yapıyor? kiminle? nasıl?" sorularıyla kafayı yemeniz muhtemeldir.

Sevmiyor beni, hiç o gözle bakmıyor, yıllarca denedim, bakamadı be sözlük. Unutmaya çalıştıysam da olmadı. ben de onu görebileyim diye sürekli bir bahaneyle yanında olmaya çalışıyorum. Hah, yarın işte, buluşacağız yine...

(bkz: tam bir malım)

12 nisan 2015

doğum günümdür, ne arayanım, ne ipleyenim, ne soranım, ne de heyecanım kalmıştır... sadece gitarım, içinde bir dal kalmış sigara paketim, belki bir gün gerçek olur diye, beynimin derinliklerine kazınmış ve artık göz önüne getirmekten korktuğum birkaç hayalim vardır...

fransız charlie hebdo dergisine saldırı

Çağ dışı, geri kalmış, düşünme özürlü beyinsizlerin kendilerini daha iyi ifade edememeleri (bkz: militan müslümanlar) sonucu yapılmış saldırıdır.

ölürken fonda çalınması istenen şarkı

AC/DC Highway to hell.

bend

aynı zamanda armonikada kullanılan bir tekniktir. örneğin do majör diyatonik armonikada arızalı sesleri vermek için kullanılır.

ateistlerin babası şeytandır

Kendi annesini şu an baba dediği adam dışında birinin sikmiş olmasını hazmedemeyip, ateistleri kötülemiş beyinsizlere hitap eden geri zekalı söylemidir.

dooo

gerçek ismi doğuş olan yazardır... hoş gelmiştir. harbici adamdır, sağlam entrylerle bizi mest etmesini beklemekteyiz...

(bkz: sözlük yazarlarını ifşa etmek)

sözlük yazarlarının şu an düşündükleri

benim onu sevdiğim kadar beni sevse ya...

öyle ishal olmak ki adeta işemek

Acilen en yakın sağlık kurumuna gidilmelidir.

o kadar fakir olmak ki sıçmamak

bunun bir de öyle bir sıçmak ki bir ineği bile sıçmak versiyonu vardır, fakirler duymasın...

o kadar fakir olmak ki sıçmamak

açlık, sefillikten bir şey yemeyince, doğal olarak sıçacak pek bir şey de olmayacağından, insanın başına gelebilecek acınası durum.

beni anlatıyor dediğiniz müzisyenler

The Beatles...

sözlük erkeklerinin şu an dinlediği şarkılar

pilli bebek - haram geceler

https://www.youtube.com/watch?v=sx4LxuoYb3c

dışarıya koyduğunuz meyve suyunun soğuk kalması

kışın geldiğini böylece anlayabilirsiniz...